Yorum Gönder
"Mücadele Birliği nasıl ki kurluduğu yıllarda sahabe iştiyakı, imanı, gayreti ile çalışmışsa; Bugün de hiç bir grup, parti, şahıs tekelinde değildir.
Bu teşkilatın tezgahından geçenler yine aynı kardeşlik duyguları ile birbirlerine bağlıdır. Bunu ifsad eden, arada husumeti yayanlar asla Mücadeleci olamazlar!"
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum:
Biz bir altın ahidle bağlandık.
Bizi kimse ayıramazdı.
Yeryüzünde fitne ve fesattan eser kalmayıncaya ve din Allah'ın dini oluncaya kadar Cihada yemin etmiştik.
Doğrularda beraber olacak, yanılırsak birbirini yıkayan iki el olacaktık.
Yanılgılarında ısrar edenleri kılıçlarımızla(kalemlerimizle) düzeltecektik. Ama ayrılmayacaktık.
Allah için buğz edecek Allah için sevecektik.
Karedeş eti yemeyecektik.
Yeryüzünden fitne fesadı nasıl kaldıracaksın.
Bunun bügün objektif cevabı
MUHTEŞEM TÜRKİYE'dir.
O halde nerdeyiz nerelerdeyiz...
Ve şunları söylüyorum:
SABIR VE ZAFER 2
ASIRLARCA İZLERİ SİLİNMEYECEK BİR ZAFER
Mehmet MUTLUOĞLU
Bir büyük deniz savaşında Kaptan-ı Derya amiralleriyle, leventleriyle denize açılır. Ancak haftalarca, aylarca o koy senin, bu liman benim gemilerini devamlı yer değiştirerek saklamaktadır.(Düşmanın karşısına çıkacak uygun zaman ve şartların oluşmasını beklemektedir.) Leventler komutanlarını çok sevmektedir; ancak düşmanla bir türlü karşılaşmayıp haftalarca, aylarca yer değiştirip saklanmalarına, adeta kaçmalarına da bir anlam verememekte ve sabırsızlanmaktadırlar. Haftalar geçtikçe isyan etmeye komutanlarını korkaklıkla suçlamaya,komutanlarının en yakın danışmanlarının komutanlarını pasifize ettiğine dair söylentileri yaymaya başlarlar. Allah’a verecek bir canımız var.Çıkalım düşman karşısına der leventler. Haftalar ilerledikçe kimi leventler donanmadan ayrılırlar. Ummanın uçsuz bucaksız derinliklerinde kaybolup giderler.Helak olurlar.
Haftalar geçtikçe ayrılmalar devam eder. Deryalarda hazır nazır küffarın kökünü kazır yüreği çatal heyecanlı leventler sabırsızdır. Haftalar geçtikçe sabırsızlık daha üst makamlara sıçramaya başlar kimi amiraller de yanlarında bazı alt düzey komutanlar ve leventlerle filodan koparabildikleri filikalarla ayrılırlar.
Ayrılanlar ne olur bilir misiniz?
Kimileri Akdeniz’de uzun süre ne yapacağını bilemez durumda gezer. Peşinden kendine göre bir üst oluşturur ayrılanlardan ve diğer kesimlerden de yanlarına katılanlarla daha sonra kazanılan zaferde önemli katkılar sağlar,
Kimileri, Malta şövalyeleri tarafından avlanır, parçalanır ve yok edilir. Sonları çok hazin olur.
Kimileri de düşmanlar tarafından tutsak edilerek Kadırgalarına ayaklarından halatlarla bağlanarak yıllarca forsalık yapar. Maalesef yıllarını bir tutsak forsa olarak düşman gemilerinde hizmetle geçirir.
Vakit tamam olur bir Perşembe akşamı Başkomutan, tüm amirallerini,leventlerini toplar ve onlara:"Beklenen gün gelmiştir. Herkes hazırlığını yapsın,abdestini alsın yarın tan ağarmasıyla birlikte harekete geçeceğiz." der.
Geride kalan az bir toplulukla güçlü düşman karşısında asırlarca izleri silinmeyecek bir zafer kazanılır. (Zafer kazanılınca ilk iş düşman kadırgalarında tutsak forsa olan kardeşlerinin ayaklarının bağını çözüyor ve bir güzel kucaklaşıyorlar hasretle...)
Nitekim Yüce Kur’an:“Onlar, (Tâlût ve ordusu) Câlût ve ordusuna karşı meydana (savaşa)
çıktıklarında, dediler ki: ‘Rabbimiz, üzerimize sabır yağdır. Adımlarımızı sâbit kıl (kaydırma) ve kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et” (2/Bakara, 250).
Talut ordusuyla hareket ettiği zaman "Allah sizi bir ırmakla deneyecek, kim ondan içerse benden değildir. Kim ondan tatmazsa, işte o bendendir, ancak eliyle bir avuç alanlara izin var" dedi. Derken oraya varır varmaz pek azı hariç, hepsi ondan içtiler. Talut ve ona iman edenlerle hep beraber ırmağı geçtiler.
Irmağı geçtiler. O zaman da "Bizim bugün Calut ve ordusuyla savaşacak gücümüz yok" dediler. Allah'a ulaşacaklarına inananlar: "Nice az topluluk, Allah'ın izniyle nice çok topluluğu yenmiştir" dediler.
Calut ve ordusuna karşı meydana çıktıklarında (Allah'a kavuşacaklarına inananlar) şöyle dediler:
"Ey bizleri yetiştiren Rabbimiz! Üzerimize sabır dök. Ayaklarımıza sebat ve dayanıklılık ver ve bizi bu kafirler topluluğuna karşı zafere ulaştır."
Bakara Suresi - (249-251)
Mehmet MUTLUOĞLU
Yorum Gönder