Kucaklaşma Zamanı - Notlar

Cuma, Kasım 23, 2007

Bir avuç gençtik.

Gücümüz az, sayımız az, tecrübemiz azdı.

Fakat ızdırabımız büyüktü.

Birikimi ve misyonu büyük bir milletin köleleştirilmesine karşı baş kaldırmış asil yüzlerdik.

Melek tabiatlı bir kuşaktık ve sevdamızı sıktığımız her ele, baktığımız her göze ve bastığımız her toprağa nakleden bir gönül ordusuyduk. Aramıza dünya giremezdi, kavga giremezdi ve ihanet...

Soframız her gün bereketlenen bir "Hendek sofrası"; duamız, milletimiz için "Yunus’un duası"ydı. Rahmet yağsın diliyorduk istikbale ve Rahmet peygamberinin yoluna serilmiş Yavuz’lardık.

Hatırlarmısınız o günleri ki milletimiz yetimdi. Devletimiz aciz ve meydanlar işgaldeydi.

O gün kimdi Hak ve millet davasını omuzlayan yiğitler? Kimlerdi"Kıbrıs,Kudüs,Türkistan" diye hıçkıran nefesler? Ve kimdi "Fatih’in torunları mı geliyor" dedirten kuşak? Sizdiniz ve siz "Milletim Uyan",diyordunuz,değil mi?

Anadolu’yu gergef gergef dokuyan bir aşkla iman tazeletenler kimdi?

Aşkın ve ilmin ikliminde yetişen nesilde ellerinizin izini görmüyor musunuz?

Görmüyor musunuz ümit verip hamiyetinizi esirgediğiniz bir millet, nasıl inim inim inliyor?

Ürpermiyor musunuz? Hürriyetlerinden olmuş bir neslin elleri yakanızda! Hissetmiyor musunuz?

Siz "tek yumruk" olmuşken meydan boşalıyordu. Siz varken Güneydoğu’da PKK olamazdı. Siz varken üniversitede komünizm kar gibi erirdi karşınızda.

Sizin adım attığınız sahada bir inkılap yaşanırdı. Siz korudunuz imam hatipleri, siz korudunuz kültürümüzü ve siz yaptınız en zor şartlarda "Millet müdafaası"nı!

Sizdiniz devletle milleti kucaklaştıran.

Sizdiniz Kerkük’le ağlayan, sizdiniz Halepçe’yi anlatan!

"Vatan Bölme Faaliyetleri"ni siz anlattınız, Çanakkale’yi anmayı, Fethi kutlamayı siz öğrettiniz. Memleketi mektep yapan sizdiniz.

Zayıf omuzlarınızda inancın ve mücadelenin bereketiyle yeni bir devir yükselttiniz.

Ya şimdi omuzlarınızdaki devasa yükü hissediyor musunuz.

Layık olmayan ellerde kaybolan değerler sizin değil mi? Kaybeden siz değil misiniz, çocuklarınız değil mi, özgürlüğünü?

Yıkılan ümitler kimin? Yakılan yürekler sizden değil mi? Ateşlere atılan sizin ciğeriniz değil mi? Yok olan, kaybolan gelecek çocuklarınızın olmayacak mı?

Ve siz neredesiniz? Ateşe sürülen körükte rüzgar olamazsınız.

Milletin hak ve özgürlüklerini gaspedenlere yoldaş olamazsınız. Ve asla bu hale göz yumamazsınız.

Ölü veya felç bir uzvun duygusuzluğu içinde yatamazsınız.

Zalimlerle beraber masumları da yakacak bir fitneye fırsat verici gamsızlığın timsali hiç olamazsınız.

Siz hamasetin değil haysiyetin adısınız.

Siz teekkülün değil tevekkülün;
tekebbürün değil tefekkürün ehlisiniz.

Siz; Türk milletinin varlık ve beka davasına adanmış, yeni bir medeniyetin yılmaz takipçileri olarak; modern çağda idealist insanın destanını yaşamış kahramanlarsınız.

Milletimizin iflah olmaz düşmanlarının yüzyıllardır yürüttüğü yozlaştırma, çürütme ve yok etme mücadelesi karşısında; özel hayatından cansiperane bir yiğitlikle feragat etmiş ve milli kültürümüz adına aşılmaz barajlar kurabilmiş ilim-irfan ordusu ve mütecessisi sizlersiniz.

Siz Yeniden Milli Mücadele çizgisinin onurlu, isabetli ve lekesiz, aydın ve kahraman alperenlerisiniz.

Öyleyse neydi ayıran şey bizleri?

Neydi aşamayacağımız engel?

Neydi paylaşamadığımız ya da neydi bizi bir çatı altına sığdırtamayan?

Bundan sonra, hedefleri ve inançları dışında her şeyi değiştirebilme iradesini gösterebilecek esneklikte, açılımda bir bünyenin değişen şartlara adaptasyonunda veya insanlarını kuşatma kabiliyetinde ne problem yaşanabilir?

Peki, ideallerimizin önünde olan şey nedir? Bugün artık, koca bir "hiç!" olduğu ortadadır.

Mücadele devam ediyor.

İstismara kapı aralamadan, kolaycılığa ve parsacılığa fırsat vermeden, çatışmanın adresi olmadan, milletine sadakatten ve meşruiyetten asla ayrılmadan kalıcı, örnek alınan ve takdir edilen vakur çizgisiyle; halisâne, hamiyetperver ve fedakarca yürüyor.

Bütün engellemeler, önlemler, düşmanlıklar ve yanıltmalara rağmen hiçbir kara leke almadan Milli birliğin meftunu ve sevdalısı olarak ölçülü çizgisini sürdürüyor.

Ne kınayıcının kınamasına ne aldatıcının yalanlarına, ne yönlendirmelere ne abartılara fırsat vermeden bu şanlı hizmeti omuzlamaya devam eden yiğit fikir ve inanç erlerinin, dava adamlarının olduğu kadar; bu dava sizin ve Milliyetçi-mukaddesatçı her bir vatan evladının da öz, asil ve asıl davası değil mi?

Nefsimizi ve karşımızdakinin nefsini incitecek her türlü eski meseleyi unutmaya ve yeniden kucaklaşmaya hazır mıyız?

İnancımızın emri bu iken, bizi bundan alıkoyan kör olası nefislerimiz değilse nedir?

Bu, Yeniden Milli Mücadele için yeniden birlik ve kardeşlik çağrısıdır.

Gelin devletimiz, milletimiz ve geleceğimiz için tek yumruk olalım. Ve Türkiye’yi tek yumruk kılacak iradede bütünleşelim.

Türk milletinin din, töre, düşünce, çıkar ve ideallerine bağlı; geçmişin tüm doğrularının varisi, gelişmeci, özgürlükçü, çoğulcu, ilerlemeci, sivil, aydın, meşruiyetçi, birlikçi nitelikleriyle bir milli oluşumun çatısında buluşalım. Ve milletimize bu mutlu ümit mesajını verelim:

Biz geliyoruz, gözünüz aydın! Ve biz;
Millet’iz.

7 yorum:

Ziyaretçi,  18 Eylül 2008 16:16  

Hain odaklar Edibali ve ekibinin önünü kesmek için her şeyi yapıyor.Düne kadar Edibalinin dizi dibinden ayrılmayan "joleli genç"ler bugün hocanın ve akp nin himayesinde nutuklar atıyor seminerler veriyor. hayırlı olsun.

Ziyaretçi,  18 Eylül 2008 17:27  

Hain odaklar jöleli gençler kimler???

militan mücadeleciliğe özlem duyuyorum evet, fakat teşkilat çalışma yapabilme yeteneğini kaybetti ise, yapılan kişisel çalışmalar harcanıyorsa insanların motivasyonu kırılır.

Efendim, profesyonel aksiyonerler gerekiyor.

Ziyaretçi,  27 Eylül 2008 01:29  

Muhteşem bir çağrı. ilme uygun,akla uygun,inancımıza uygun.
Her şeyi bir kenara bırakıp kucaklaşma zamanı.Birlikte rahmat,ayrılıkta azap vardır.
Ankara kararlılık toplantısını defalarca dinledim. O.ne müthiş bir çağrıdır.Bilge Lider,Kutlu Hakan EDİBALİ'nin bu çağrısı eninde sonunda anlaşılacak ve Türkiye MUHTEŞEM TÜRKİYE OLACAK İNŞALLAH... DAR VE GENİŞ ANLAMDA BİRLİK.BİRLİK,BİRLİK,BİRLİK...
BİR OLALIM,İRİ OLALIM,DİRİ OLALIM...
MEHMET MUTLUOĞLU

Ziyaretçi,  10 Kasım 2008 22:08  

Zafer birlikte, zafer kucaklaşmaktadır.
Gelin uğruna can vereceğimiz temel inaçlar değerler ülküler etrafında kucaklaşalım.Önce Mücadeleciler,Islahatçılar,Milletçiler ve sonra tüm camiamız.
İnancımız bunu emrediyor,
Tarihimiz bunu emrediyor,İlim ve hikmet bunu emrediyor,Türkiye ve dünya şartları bunu emrediyor.
Ben kucaklaşmaya karar verdim.
Kucaklaşmaya karar verenler lütfen bu bölüme yorumlarını yazsınlar...
Ey dipdiri meyyid(Yaşayan Ölü) iki el bir baş içindir
Davransana eller de senin baş da senindir.
Haydi davran yaş artık mühim değil
Bu çağrıya Allah için kulak verelim.
Şimdi kucaklaşma Zamanı

Ziyaretçi,  11 Kasım 2008 03:05  

Böylesi içten,böylesi güzel bir çağrı olabilir.
Ben bu çağrıya varım.
Var olanlar lütfen mesajını yazsın.

Ziyaretçi,  5 Haziran 2009 02:12  

ben de varım. bin defa varım. yaşımız ilerlemiş olsa da ölmedik daha.

Ziyaretçi,  29 Haziran 2009 03:55  

Abi!..
.........................
Yok olmadık!

Buradayız!

Yorum Gönder

"Mücadele Birliği nasıl ki kurluduğu yıllarda sahabe iştiyakı, imanı, gayreti ile çalışmışsa; Bugün de hiç bir grup, parti, şahıs tekelinde değildir.

Bu teşkilatın tezgahından geçenler yine aynı kardeşlik duyguları ile birbirlerine bağlıdır. Bunu ifsad eden, arada husumeti yayanlar asla Mücadeleci olamazlar!"

Son Yorumlar

İman Et
Mücadele Et
Zafer Senindir!
Zafer Hakkın
ve Hakk'a inananlarındır!
Kopyalama hakları: GNU, GÖBL.