Gurbetten Sılaya Göç Edenler - Rıfat YÖRÜK

Ölüm güzel şey, budur perde ardından haber
Hiç güzel olmasaydı ölür müydü peygamber?

...

Öleceğiz müjdeler olsun, müjdeler olsun !
Ölümü de öldüren Rabbe secdeler olsun!
Necip Fazıl KISAKÜREK

60’lı, 70’li, yıllardı. Hepimiz için zor zamanlardı. Ülkemiz kuzeyden ve batıdan gelen şiddetli fırtınalarla sarsılıyordu. Kardeş kardeşe düşmüş, gözleri kan bürümüştü. Bizler de henüz 18’li, 20’li yaşlarda gencecik filizlerdik. Gücümüz az, sayımız az, tecrübemiz azdı. Fakat ızdırabımız büyüktü. Birikimi ve misyonu büyük bir milletin köleleştirilmesine karşı baş kaldırmış asil yüzlerdik. Anadolu’nun dört bir yanından harekete geçmiş ve Allah’ın lütfu sayesinde buluşup kardeş olmuştuk.



“Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de o, kalplerinizi birleştirmişti. İşte onun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de o sizi oradan kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle apaçık bildiriyor ki doğru yola eresiniz.” (Al-i İmran Suresi, 103)

Melek tabiatlı bir kuşaktık ve sevdamızı sıktığımız her ele, baktığımız her göze ve bastığımız her toprağa nakleden bir gönül ordusuyduk. Aramıza dünya giremezdi, girmemeliydi.

Soframız her gün bereketlenen bir "Hendek sofrası"; duamız, milletimiz için "Yunus’un duası"ydı. Rahmet yağsın diliyorduk istikbale... "Milletim Uyan" diyor ve Anadolu’yu gergef gergef dokuyan bir aşkla memleketi mektep haline getiriyorduk.

İşte bizi o gencecik yaşlarda buluşturup güzel işler yaptıran Allah’ın yardımıyla birlikte inancımızdı, samimiyetimizdi. Ve bu samimiyetimiz biz toy filizleri şiddetli fırtınalara karşı ayakta tuttu. Zor günler geçirdik, sallandık ama birbirimize dayandık, yıkılmadık.

UMMADIK
Ummadık zerre ikbal; milletin kavgasından
Kan dondu yüreklerde bir kıvılcım ummadık.
Dünyamız şekillendi yükselmek hülyasından,
Çileyi zevk edindik bir tebessüm ummadık !

Olmadı hiç arzumuz mevki, makam ve şandan;
Göğsümüzde iz yoktu, hak olmayan nişandan,
Şükür ki nasipliydik, bir kutsi heyecandan
Davayı meşk edindik, bir iltifat ummadık !

Gördük büyük çatlağı düzenin temelinde
Gömlek gövdemize dar; mühür iblis elinde.
Beden küçük, kalp büyük; hep zafer emelinde
Yürüdük yorulmadan, bir menfaat ummadık !
Yaşar Tekeli / Şubat 2003

Yıl 2010. Buluşmamızın üstünden 35-40 yıl geçti. Belki yolda dökülenlerimiz, araziye uyanlarımız oldu. Ama birbirimizi hep kardeşçe sevdik. Yıllara rağmen, bizi ayıran yollara rağmen, ağaran saçlarımıza sakallarımıza rağmen sevgimizden, bağlılığımızdan, heyecanımızdan bir şey kaybetmedik.

Ancak zaman içinde kaybettiğimiz başka şeyler vardı. Yol arkadaşlarımızdan, kardeşlerimizden bazılarını kaybettik. Ama onlar için bunun kayıp değil kazanç olduğunu düşünüyor, Rabbimizden bizi Cennet bahçelerinde tekrar buluşturmasını niyaz ediyoruz.

Yeryüzü boşaldı habersiz miyiz?
Güneşe göç var da kalan biz miyiz?

Aramızdan ayrılıp asli vatanlarına göçen can kardeşlerimiz... Her biri iman ve gönül eri olan güzel insanlar... Geride kalanlara rehber olan yılmaz mücadele erleri. Onlar meçhul bir kahraman, isimleri herkesçe bilinmez; onları ancak can dostları, dava arkadaşları, gönül dostları tanırlar, daha çok... Sayıları kaç olursa olsun gönlümüzde her biri bir destan eridir onlar...

Sıra dağlar gibi duran erdiler
Bir kara sevdaya gönül verdiler
Ermediler dünya muratlarına
Yüceler yücesi dosta erdiler.

Aslî vatanlarına göçen can kardeşlerimizden isimlerini tespit edebildiklerim:

.ABDURRAHMAN BARLAK
.AHMET REMZİ GÜRES
.AHMET TABANOĞLU
.AHMET ULUSOY
.AHMET ULUŞAN
.ALİ BERBEROĞLU
.ALİ KÜÇÜKKÖY
.ARİF İLKBAHAR
.ATİLA GÜLERCE
.BEKİR SIDDIK YAVUZ
.CUMA YAVUZ
.EROL YÖRÜK
.ERTUĞRUL AYDINALP
.ETHEM BOZOKLU
.EYÜP AYŞAKAR
.EYÜP GÜMÜŞÇÜ
.FAİK ERYILDIZ (Gömülü Çoban 1945-1992)
.FERHAT ÖZENÇ
.FUAT YUKARIPINAR
.HAMİT SAYAR
.HASAN ÇAPAR
.HASAN ESİN
.HASAN ÖZEV
.HASAN ŞAHİN
.HİCABİ MUTLU
.HİKMET ESEN
.HİKMET ŞİMŞEK
.HÜSEYİN AKASLAN
.HÜSEYİN AVNİ ABANOZ
.HÜSEYİN AYGÜN
.İBRAHİM ESEN
.İBRAHİM TERZİ
.İSA AKDENİZ
.İSMAİL DURU
.İSMAİL SAĞ
.KADİR ÜLKÜ
.KAHRAMAN OFLAZ
.KAZIM AYVA
.MAHMUT FİDANCI
.MEHMET ALİ TAŞÇI (1952-1985)
.MEHMET ÇETİN (1940-1975)
.MEHMET GEDERET
.MEHMET SEYYİD AHSEN
.MEHMET ŞAM
.MURAT UÇAR
.MUSA AKIN
.MUSTAFA AKIN
.MUSTAFA ÇAVUŞ
.MUSTAFA ERGENÇ
.MUSTAFA GÜNEŞ
.MUSTAFA ŞAHİN
.NECATİ AYKAN (1955-2003)
.NECATİ BİRTANE
.OSMAN ALKOÇ
.OSMAN ATALAY
.OSMAN ERKOÇ
.OSMAN GÜRSOY
.OSMAN KILIÇ
.OSMAN ŞAHİN
.ÖMER DUYSAK
.ÖMER POLAT
.RAMAZAN UZ
.SADETTİN UYSAL
.SAİT TANIK
.SAİT UYSAL
.SELAMİ BAŞARAN
.SELİM ERKOÇ
.SELMAN BAŞARAN
.SÜLEYMAN BAĞCI
.SÜLEYMAN ÜNSAL
.TAHİR ATAOLUR
.YUSUF EKİNCİ
.YUSUF TEZCAN
.ZEKİ YILMAZ
.ZEYNEL ARSLAN
.ZİYA GÖK
.ZİYA YÜREKLİ

Ayrıca isimlerini hatırlamadığımız diğerleri ve merhume bacılarımız...

Her birinin hayatları ayrı birer destan olan merhum kardeşlerimizi rahmet ve hasretle anıyor, şair arkadaşımız Mustafa Yıldız’ın şu güzel mısralarının dua yerine geçmesini diliyoruz.

Bir fatiha yok mu diyen
Var mı diye yol gözleyen

Bizde hakkı olanlara
Hak’ta necat bulanlara

Cümle mümin kullarına
Rahmet eyle ruhlarına

Tevhid olsun son seferde
Böyle kapansın ki perde

Gıpta etsin ebed, ezel
Yüzü güneşten de güzel

Övündüğün kullar ile
Mahşer günü onlar ile

Seyrimiz olsun cemalin
Amin ya rabbel alemin
Mustafa Yıldız

PEKİ, YA GURBETTEKİLER...

De ki: "Benim namazım, ibadetim, hayatım ve ölümüm hep âlemlerin Rabbi Allah içindir." (EN'AM / 162)


İşte onlar, o güzel insanlar güzel atlara binip güzel diyarlara yani gurbetten sılaya göç ettiler. Ya biz gurbettekiler, dünya sürgününde olanlar... Henüz çetin imtihanı tamamlayamayanlar... Dünya hayatları bütün zorlukları ve güzellikleriyle sürenler... Bizlere düşen de, başta kendi çocuklarımız ve gençlerimiz olmak üzere bizden sonraki kuşaklara bilgilerimizi, tecrübelerimizi aktarmak, onları İslam’ın güzelliği ve Kur’an’ın çağlar üstü evrensel mesajıyla buluşturabilmek ve imtihanı kazananlardan olabilmek...

Zayıf omuzlarınızda inancın ve mücadelenin bereketiyle yeni bir devir yükselten sizler! Siz; milletimizin ve İslam Aleminin varlık ve beka davasına adanmış, yeni bir medeniyetin yılmaz takipçileri olarak; modern çağda idealist insanın destanını yaşamış kahramanlar... Aşkın ve ilmin ikliminde yetişen yeni nesilde ellerinizin izini görmüyor musunuz? Ya şimdi omuzlarınızdaki devasa yükü hissetmiyor musunuz? Layık olmayan ellerde kaybolan değerler sizin değil mi? Kaybeden siz değil misiniz, çocuklarınız değil mi? Yıkılan ümitler kimin? Yakılan yürekler sizden değil mi? Ateşlere atılan sizin ciğeriniz değil mi? Yok olan, kaybolan gelecek çocuklarınızın olmayacak mı?

Biliyoruz ki, bizler ateşe sürülen körükte rüzgar olamayız. Ölü veya felç bir uzvun duygusuzluğu içinde yatamayız. Zalimlerle beraber masumları da yakacak bir fitneye fırsat verici gamsızlığın timsali hiç olamayız.

Öyleyse kardeşler gelin yine elele verelim. Geleceğimizi birlikte şekillendirelim.

Önemli Not: Bu yazıyı yazarken Yeniden Milli Mücadele tarihinin internet ortamında arşivlendiği http://mucadeleci.blogspot.com/ adresinden çok yararlandım. Kuran ve yürüten arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Vefat eden abilerimizin, kardeşlerimizin listesindeki eksik isimler, memleketleri, doğum ve ölüm tarihleri gibi ayrıntılar bu adrese yollanırsa görevli arkadaşlarımız listeyi güncelleyeceklerdir.