“İhtilafta Rahmet Vardır” ya da Tartışabilmenin Güzelliği

Cuma, Mayıs 07, 2010

Mücadele Birliği gibi, bugün bile eşi benzeri olmayan bir mübarek kardeşliğin mensupları yıllardır kıyıda köşede seslendirilen ama kamuoyuna dillendirilmeyen düşünce, eleştiri ve yorumlarıyla nihayet bu sitede yer alıyorlar. Bu ne kadar güzel bir gelişme. Bunun ne derece güzel olduğunu teşkilatın son otuz beş yılında yer almayanlar tam olarak kavrayamazlar.
Kayıtsız şartsızteslimiyet Allah’tan başkasına yönelirse şirke girmez mi?

Konuya başlamadan önce insanı kısaca bir ele almalıyız.

Yaradan öyle bir çamurdan ve öyle karmaşık bir yapıdan hareketle yaratmış ki bizleri tek tip olmamız, aynılaşmamız en başta fıtrata aykırı. O nedenle farklılıklarımızı iyi değerlendirir ve birbirini yıkayan eller olabilirsek Allah’ın rahmeti de bizimle olacaktır inşallah. İnsanı ortak değerlerin, karakteristik millet vasıflarının ötesinde kalıplaştırmaya zorlamak ise robotik yaratıklara kadar götürür ya da isyanlara, kavgalara ve anarşiye sürükler toplumları ve devletleri.

Bunları söylerken sözlerimin teşkilatımıza yönelik olduğu düşünülmesin. Ama bir gerçeği teslim edelim bugün. Bizler demokrasi kültüründen bî-nasip yetiştirildik. 1980 öncesinin kaotik ortamı belki de bunu zorunlu hale getiriyordu. Kanlar dökülüyor, canlar alınıyor ve bu ülkenin çocukları bir kez daha birbirine kırdırılıyordu. Zaman uzun uzun sorgulama yapılacak, uyulan kuralların önünün arkasının araştırılacağı zaman değildi.

İçimiz kan ağlasa da dün kardeş dediğimiz pek çok arkadaşımız ve ağabeyimizle bir gün sonra teması sıfırladık. Yap denildi yaptık, uygula denildi uyduk. Kötü de olmadı bazı şeyler, o büyük kavgadan selametle çıktık. Sebep olanlardan başta Aykut Ağabey olmak üzere Allah razı olsun. Geçen Rıfat Bey’in önerdiği gibi, bu hareketin tarihi yazılırsa demek istediğim daha iyi anlaşılacaktır.

Bugün bu siteye gönderilen bazı yorumları okuyunca birtakım arkadaşlarımızın hâlâ otuz beş sene öncesinin kafasını taşıdıklarını üzülerek gördüm. Oysa çoook şey değişti geçen zamanda. Değişimlerin olumsuz yanları çok olsa da olup bitene sırtımızı dönemez, yaşadıklarımızı görmezden gelemeyiz. Bu kadar uzun zaman diliminde ön planda olan insanlar da doğruların yanında elbette yanlış da yaparlar. İşte birinci mesele burada başlıyor bazı fanatik yorumları okuyunca. İkinci mesele de şu: Biz daha yirmili yaşlarımıza varmamışken bile hamasete dayalı, sloganlarla süslenmiş ama içleri boş laflar eden grup ve parti mensuplarını küçümserdik. Onlar da bizimle tartışmaya falan girmez, yanımızda sırf duygulara dayalı uçuşlar yapmaktan kaçınırlardı. Çünkü göstermiştik ki biz bir şey söylüyorsak onun içi dışı arkası önü doludur ve bilip de söylemişizdir. Bu benim için hala böyle. Fakat bu siteye yazılan pek çok yorum, o kalite ve derinlikten uzak. Dün kınadıklarımızın yüzeysel heyecan ve duygulara teslim olmuş saldırganlığı içinde. Bu yanlış, eksik ve yaralayıcı bir yaklaşımdır. Bu satırları yazanlar orta yaşın üstünde iseler hazin, Ayşegül kızımız gibi yirmili yaşlarındaysa acıdır.

Çünkü fikir hareketi mensubu olmakla övünen ve gurur duyan bizler, beğenmediğimiz fikirlere en az onlar kadar hatta daha üstün fikirlerle karşılık verebilmeliyiz. Bir de yakışıksız bulduğum bir konu var ki yazmadan geçemeyeceğim. Karanlıktan kurşun sıkanlar var, yani adını hiç yaz(a)mayanlar. Ne kadar zavallı bir kişilik. Madem bir fikrin var ve bunun arkasında duruyorsun adını değiştirme yapmadan yaz. Medeni insanlarız biz. Allah’ın yarattığı farklılıklarımızı ortaya koyuyorsak bundan hâşâ utanıyor muyuz?

Şimdi gelelim birinci mesele dediğim 80 öncesinin, askerde bile görülmeyen katı disiplinli kafa yapısıyla bugünlere gelenlere. (Bu disiplin o günlerde zorla falan değil, bizlerin severek ve gönül coşkusuyla uyduğumuz bir disiplindi ve kadro hareketinin o günkü gereğiydi. Yanlış anlaşılmasın.

Ben yazdığım ilk yazımla neyi ele aldım bir hatırlayalım: MİLLET PARTİSİ’Nİ. Yani beşeri ve siyasi bir teşekkülü, bir tarikat, bir cemaat mensuplarını veya bir şeyhin müritlerini değil. Dolayısıyla da bu siyasi partinin sayın genel başkanını eleştirdim; başkanlığı son bir toparlayıcı ağabeylik yaptıktan sonra bırakması gerektiğini söyledim. Bugün de bu görüşteyim. Sayın Aykut Edibali KÖTÜ BİR SİYASİ PARTİ GENEL BAŞKANIDIR. Partinin 26 yıllık macerası ve bugün geldiği nokta, hiçbir itiraza fırsat vermeyecek şekilde ortadadır. Ayrıntıları önceki yazımda mevcuttur. Bugün il ve ilçelerde yönetim kurulu oluşturmak için göstermelik bile olsa isim bulmakta zorluk çekiyor partide kalan arkadaşlarımız.

Oysa bazı yorum sahipleri bu noktayı hep görmezden geliyorlar. Öyle ki en küçük bir eleştiri bile başkana yöneldiğinde zıplıyorlar. Galiba unutuldu. Biz zamanında Demirel’i, Ecevit’i, Türkeş’i, Erbakan’ı koltuğa yapıştılar, padişahları bile geçtiler diye eleştirirdik. Büyük lokma yemedik ama büyük söz söylemişiz demek ki.

Rıfat Yörük’ün yazısında dâhil (en sivri yazı oydu çünkü) bu sitede yapılan eleştirilere ve eleştirel önerilere ne yazık ki bir mücadeleciye yakışır doluluk ve derinlikte yazılmış bir cevap göremedim dostlar. Çoğu sadece kabarmış duygu ve öfkeleri yansıtan, Sayın Başkanı da nerdeyse hatadan azade tutan veya geçmişin güzelliklerini, hatırını kötü kaynana gibi başa kakan yazılar. Tekrar yazıyorum: Bir siyasi partinin mensupları olarak bu tür cevaplar bize yakışmıyor.

Yazının başında dediğim ve bir önceki yazımda da ele aldığım “bizde demokrasi ve kültürü yok” dediğim noktaya tekrar geldik. Çünkü demokrasi katılmadığınız belki de asla onaylamayacağınız fikirlere ve o fikrin sahiplerine tahammül edebilme sanatıdır, rejimidir. Bunun en güzel örneği de hiç şüphesiz Hz. Peygamber’in hayatında ve uygulamalarındadır. Ama biz o güzellikleri bilmemize, etrafımıza telkin etmemize rağmen iş kendimize gelince ne yazık ki saldırıp hakaret etmeyi, taşlamayı mubah sayıyoruz.

Sonra burada bazılarına aykırı, ters hatta acı gelen düşünceleri ifade edenler kim? Düşmanlarımız, Amerika, İsrail ya da benzerlerinin kiraladığı ajanlar mı? Bir bedhahın yazdığı gibi “hayatlarında mücadelenin m’si olmayanlar mı?” Bu mürit kafalı zavallı, çünkü adını bile yazamamış, herhalde bazı eçhel-ü cühelaların yaptığı gibi kişilerin vicdanını, samimiyetini hatta imanını bile tartmaya kalkar böyle giderse.

Biz böyle bir teşkilatın mı mensuplarıyız? Nerede bizim efsanevi kardeşliğimiz? Ben, yazdıklarımla yanılmış, yanlış, hatalı şeyler söylemiş olabilirim. Nerede bu eleştirilerin asıl muhatabı? Niçin susar? Ben de tekrarlayayım Rıfat Yörük’ün bir görüşünü. Aykut Abi’nin son yazılarını akıl süzgeciyle okuyun Aydın Doğan medyasının yazarlarından farkı yok. Millete “göbeğini kaşıyan adamlar” ve daha ağır yakıştırmaları yapan Bekir Coşkun’dan alıntı yapıyor yazısında. Yaptığı alıntı da bir şeye benzese bari…

Suç mu şimdi bunu yazmak? Kayıtsız şartsız teslimiyet Allah’tan başkasına yönelirse şirke girmez mi? “KULLUK” ya da TEBA teslimiyeti beşere, insana velev ki, başkan da olsa, cumhurbaşkanı da olsa caiz midir? Peygamberler dışında kim dokunulmaz olmuş ki bazı arkadaşlar cevap vermek yerine duygu seline kapılmışlar, kelimelerden kılıçlarıyla saldırıyorlar?

Bütün bunları şaşırdığım veya üzüldüğüm için yazmıyorum. Şaşırmıyorum çünkü insan farklı farklıysa idrakler de tabaka tabakadır. Kiminin nasibi bir yudum, kiminin nasibi bir fincan kimininki de bir tas ve daha fazlasıdır. Herkes aynasında bunu da yansıtacaktır elbette. Üzülmüyorum çünkü yıllar sonra gelen bu tartışabilme, farklılıklarımızla birbirimizi görme ve tanımanın keyfi bazı nezaketsizlerin yaptıklarını görmememi sağlıyor.

Bir de bu sayfaları izleyen genç kardeşlerime seslenmek istiyorum. Şimdilik heyecan ve duygusal taşkınlıklarınıza bir gem vurun ve seyredin. Biz, bu yolun otuz, kırk hatta daha uzun süreli yolcuları, şu üstümüzdeki tozu toprağı, eteğimizdeki taşları bir dökelim. Siz de bu güzel teatilerden bilgi, keyif ve haz almaya bakın. Ve asla akıl süzgecinden geçirmediğiniz hamaset nutuklarına sarılmayın. Çünkü biz eskilerin gözünde gülünç duruma düşersiniz.

İnanın bunları yazmak bana büyük bir iç huzuru ve esenlik veriyor. Çünkü ilk yazımda da dediğim gibi en ağır veballerden birisi “bilmek”tir. Ve bundan da yarın sorguya çekileceğimiz muhakkak!
Benimki, hiç olmazsa tarihe bir not düşmek... Muhalif düşünceler taşıyan kardeşlerimin de mücadeleci ve mümin kimliklerine yakışır üslup, derinlik ve zenginlikte yazı ve yorumlarıyla karşılaşmak ümidiyle, saygı ve sevgilerimin kabulünü dilerim.

Selam ve dua ile.

Tevfik Yaşar Tekeli

19 yorum:

Ziyaretçi,  7 Mayıs 2010 17:45  

Yaşar Bey,
Yapmış olduğunuz tespit ve tavsiyeler birincil muhattablarına ulaşıyor mu? Geri bildirim oldu mu?
Saygılarımla,

Ziyaretçi,  7 Mayıs 2010 19:15  

Murat Bey kardeşim,
Ne cevap ya da eleştiri geliyorsa hepsi sitenin değişik yerlerinde mevcut. Göreceğiniz gibi arkadaşlarımızla görüş alıp veriyoruz ama söz ettiğiniz birincil çevreden bir açıklama ya da başka bir şey yok. Ya duymak ve görmek istemiyorlar ya da hallerinden memnunlar. Mevlam feraset ve selamet versin inşallah.

Ziyaretçi,  12 Mayıs 2010 11:40  

Yaşar Bey,
Bence Genel Başkanın bu siteden ve burada yazılanlarda haberi yok. Olsa idi mutlaka bir şekilde geri dönüş yapmış olurdu. Sanırım Genel Başkanın çevresindeki çelik kalkan yine devrede...
Rabbim inşallah halis niyetlerinizi hayırlısı ile muaffak eder.
Saygılarımla,
Murat Tarakçı

Ziyaretçi,  12 Mayıs 2010 23:38  

Aykut Edibali'yi kendince samimi bir şekilde eleştiren arkadaşları anlayabiliyorum. Ancak Rifat Yoruk bey'i ve yazısını neden bu denli savunduklarini ve anilan yaziya tepki gosteren arkadaslara "neden tepki gosteriyorsunuz adam elestiriyor" mealindeki yorumlarini anlayamiyorum.
Rifat Yoruk açıkça iftira etmektedir. Aykut bey'i derindevletçilikle, Ergenekonculuk'la itham ediyor. Delil diye Aykut Edibali'nin esasinda başka bir hususu vurguladiği yazisini gosteriyor. Hiç bir delili olmadiği halde Şamil Tayyar'da bu yönde yazilar yazmişti. Başkaları da yarım ağızla bir şeyler geveleyip Aykut bey'in açıklması üzerine hiç bir açıklama yapmamışlardır.
Millet Partisi'nin ve Aykut Edibali'nin en gündemde olmadiği bu dönemlerde neden böyle şeyler yakistirilmaya calisiliyor, hic dusundunuz mu?
İster sevin İster sevmeyin, ister kabul edin ister etmeyin. Ama Aykut Edibali bir semboldür. Dik bir duruşu vardır. Devlet-ordu düşmanı olmayan bir dindardır. Peygamber aşığı bir Türk Milliyetçisidir. Spinoza'ya, Habermas'a, Marx'a, İmam-ı Azam'a, İbn-i Rüşd'e atıfta bulanabilen bir Anadolu aydınıdır. Ve ister sevin ister sevmeyin ama bu anlamda gerçekten bir örneği yoktur. Evet, parti sürekli başarısızlıklar elde etmiştir. Ama tüm sağ tabanda Ülkücüsü olsun Milli Görüşcüsü olsun saygı duyulan bir insandır. Gerçekten sözü kuvvetlidir, muteberdir. Evet siyasi anlamda başarısızı olmuş olabilir. Ama milli duruşunu hiç bozmamıştır ve sağ taban nezdinde itibarı ve sempatisi vardır.
Kıbrıs diyen, Egemen Türk Devleti diyen, Bu dinler arası diyalog da neyin nesi diyen,bir tek Aykut Edibali bey kalmıştır.
İşte Aykut Edibali hakkindaki delilsiz isnadlar bu sembolü lekelemeye yöneliktir. Mesele Aykut Edibali'nin kendisi de değildir zaten (hakkındaki iftiraya ilişkin olarak söylüyorum, iftira etmeden kendisini eleştirenlerden bahsetmiyorum)
Geçmişte olduğu gibi bugün de insanımız ocu yada bucu olmak arasında iğrenç bir tercihe zorlanıyor, mahkum ediliyor.
Geçmişte belli stratejilerin icrası kapsamında tercih yapmaya zorlanan gençliği bu süreçten bir tek kişinin burnunu kanatmadan çıkaran Aykut bey birilerinin bu memlekette dilediği gibi at koşturamayacağını da gösteriyordu.
Esasında durum bugün de pek farklı değil.İnsanımız tercih yapmaya zorlanıyor... Yukarıda değindiğim husususiyetleriyle birlikte Edibali milli bir düşünce yapısına sahiptir. Ancak dün dindar dediğimiz insanlar, cemaatler, teşkilatlar v.s bugün birileriyle kol kola girmiş görünmektedirler. Onlar için Ahmet/Mehmet Altan'lar, Murat Belge'ler v.d. çok daha dost, veli(!).
Tamam dileyenler edep sınırları içinde Aykut Edibali'yi de eleştirsin. Ancak yukarida değindiğim hususlari göz ardı etmeyin. Allah aşkına gaza gelmeyin. Büyük resmi görmeye çalışın. .
Allah'a emanet olunuz. Dua ediniz...
Faruk Kalemci

Ziyaretçi,  13 Mayıs 2010 08:52  

Faruk Bey, yorumunuza katılmamak mümkün değil... Bu hareket Aklı Selim eleştrileri her zaman teşvik etmiştir. Ancak mühim olan sizin de belirttiğiniz gibi tabloya geniş çerçeveden müspet dairede bakabilmek. Burada Yaşar Bey'in yazmış olduğu tesbit ve tavsiyeleri halis ve aklı selim düşünceler olarak değerlendiriyorum. Ki bu tartışmayı bu çerçevede bu teşkilatın yapması gerekiyor. Ancak Sayın Rıfat Yörük ve benzeri yazı ve yorumları "gücün" tesiri ile cahilce yazılmış husumet yayıcı argümanlar olarak görüyorum.

Ziyaretçi 13 Mayıs 2010 09:27  

Elhamdülillah sonunda verilen yanıtlar da kimliğimize yakışır niteliğe ulaştı, sebep olanlara teşekkür ederim.

Eleştirinin teşvik edildiğini ilk kez sizden duyuyorum Murat Bey, inşallah dediğiniz gibidir, eleştirinin teşvik edilmesi eleştirilerin dikkate alınması ve gerekli düzenlemelerin yapılması ile olur zannederim. Üst perdeden, "hadi anlat bakalım derdin neymiş" yaklaşımı ile değil.

Ziyaretçi,  13 Mayıs 2010 14:03  
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
Ziyaretçi,  13 Mayıs 2010 16:57  

Faruk Kalemci Bey Kardeşim,
Ne güzel ifade etmişsiniz sevgili Aykut Ağabey'i. Katılmamak mümkün mü? Tersini söyleyen ya nankördür ya da art niyetli. Ama bir kişi ne kadar yüceyse ağırlığı, haşmeti ve ondan beklenenler de o kadar büyük olur. İşte beni bir şeyler yazmaya zorlayan da bu durumdur. Hem bu ülkede siyasetin ilmi bir temele oturmasını, içi boş kavramların dolu dolu olmasını sağlayacak; o güne kadar görülmemiş bir kitle hareketini başlatıp bütün bir ülkede mensupları arasında birliği, dayanışmayı ve kıskanılan bir kardeşliği tesis edeceksiniz, onca badireden, kandan, kavgadan çekip çıkaracaksınız... Hem de tam siyasetin yapılacağı, hep kendisi için uğraştığımızı söylediğimiz milletimizle buluşacağımız sırada anlamını çözemediğim bir atalete yenik düşeceksiniz. (Yaklaşık yirmi yıldır) Bu tablo benim içime sinmiyor. Ve asıl "BİLMENİN, BİLİP DE BİR ŞEY YAPAMAMANIN VEBALİNDEN" korkuyorum. Bu vebal de şüphesiz Aykut Abi'de büyüklüğüyle doğru orantılı olarak daha çok olacaktır. Endişem biraz da onun için inanın.
Umudum odur ki bu düşünceleri görüp, düşünüp bir harekete geçer ve partileşmiş bu harekette siyasetin gereğini yapar ya da yapacaklara ağabeylik yaparak yol verir. Yoksa yanarız ki bizi kimse kurtaramaz.Allah böyle bir sondan korusun cümlemizi.

T. Yaşar Tekeli

Ziyaretçi 14 Mayıs 2010 08:12  

okurlarımızın talepleri doğrultusunda, artık isimsiz-mahlassız yayınlanan yorumların olabildiğince azalmasını istiyoruz.

bu çerçevede, konu bütünlüğünü bozmayacak olan isimsiz yorumları kaldırıyorum.

Ziyaretçi,  14 Mayıs 2010 11:03  

Sayın gundoganfa,

isimsiz mahlassız yorumları azaltma girişiminiz isabetli bir karar. Hepimizin malumu, İnternet günümüzde en önemli iletişim araçlarından bir tanesi. Umarım bu site daha çok yayılır ve değerli dava arkadaşlarımızın daha yoğun iştirak ettiği bir ortam haline dönüşür. Ve ileride üyelik sitemi gibi bir sistemle daha sağlıklı bir hale dönüştürülebilir.

Siteyi tüm camiaya duyurmak için neler yapılabilir bu konuda düşünülmelidir. Örneğin, ilk aklıma gelen; bu teşkilatta yoğrulup şuan medya anlamında güce sahip ağabeylerimize bu site ve bu sitenin amacı hatırlatılarak onlarında sitenin duyurulmasında yardım etmeleri sağlanabilir.

Yapmış olduğunuz çalışmayı takdir ediyorum ve bu çalışmanın camiamız ve dolayısıyla ülkemiz için çok büyük anlam ifade ettiğini ve önem arzettiğini düşünüyorum. İnşallah buradan çıkacak kıvılcım ile davamız yeniden alevlenecek, Eğrisi doğrusu teşkilattan aldığımız kültür ile konuşulup, tartışılacak ve inşallah üzerimizdeki ataletten ve bölünmüşlükten kurtularak Türk ve İslam aleminin varlık ve bekası için yeniden sağ yumruklar sıkılacak.

Ziyaretçi 26 Mayıs 2010 20:59  

KUCAKLAŞMA ZAMANI

BİR AVUÇ GENÇTİK,

gücümüz az ,sayımız az,tecrübemiz azdı.fakat ızdırabımız büyüktü.
birikimi ve misyonu büyük bir millete karşı baş kaldırmış asil yüzlerdik.

Melek tabiatlı bir kuşaktık ve sevdamızı sıktığımız her ele,baktığımız her göze ve bastığımız her toprağa

nakleden bir gönül ordusuyduk.

Aramıza dünya girmezdi,kavga giremezdi ve İHANET...
soframız hergün bereketlenen bir hendek sofrası.duamız,milletimiz için yunus'un duasıydı.rahmet yağsın

diliyorduk istikbale ve RAHMET PEYGAMBERİNİN yoluna serilmiş YAVUZLARDIK.

Hatırlarmısınız o günleri ki milletimiz yetimdi.

iktidarlar aciz ve meydanlar işgaldeydi.
O GÜN KİMDİ HAK VE MİLLET DAVASINI OMUZLAYAN YİĞİTLER?

KİMLER !!KIBRIS KUDÜS TÜRKİSTAN '' diye HIÇKIRAN NEFESLER?

ve kimdi "FATİH'in torunlarımı geliyor" dedirten kuşak.

SİZDİNİZ VE SİZ "MİLLETİM UYAN ",diyordunuz,değil mi?

Anadoluyu gergef gergef dokuyan bir aşkla iman tazeletenler KİMDİ? Aşkın ve ilmin ikliminde yetişen nesilde

ellerinizin izini görmüyor musunuz?
hürriyetlerinden olmuş bir neslin elleri yakanızda,hissetmiyor musunuz?

Ziyaretçi 26 Mayıs 2010 21:01  

SİZ "TEK YUMRUK" OLMUŞKEN MEYDAN BOŞALIYORDU.

SİZ VARKEN GÜNEYDOĞUDA PKK OLMAZDI.
SİZ VARKEN ÜNİVERSİTEDE KOMÜNİZM kar gibi ERİRDİ KARŞINIZDA.

SİZİN ADIM ATTIĞINIZ SAHADA BİR İNKILAP YAŞANIRDI.
siz korudunuz imam hatiplileri,siz korudunuz kültürümüz ve siz yaptınız en zor şartlarda "millet müdafası"nı!

sizdiniz devletle milleti kucaklaştıran.
sizdiniz kerkükle ağlayan.
sizdiniz Halepçeyi anlatan!
"vatan bölme faaliyetlerini" siz anlattınız,
çanakkaleyi anmayı fethi kutlamayı siz öğrettiniz.memleketi mektep yapan sizdiniz.
zayıf omuzlarınızda inancın ve mücadelenin bereketiyle yeni bir devir yükseltiniz.
ya şimdi omuzlarınızdaki devasa yükü hissediyormusunuz?
layık olmayan ellerde kaybolan değerler sizin değil mi?
kaybedeb siz değilmisiniz, çocuklarınız değil mi özgürlüğünü?
yıkılan ümitler kimin?
yakılan yürekler sizden değil mi?
Ateşlere atılan sizin ciğeriniz değil mi?
Yok olan, kaybolan gelecek çocuklarınızn olmayacak mı?

VE SİZ NEREDESİNİZ?
Ateşe sürülen körükte rüzgar olmazsınız.
Milletin hak ve özgürlüklerini gaspedenlere yoldaş olamazsınız.
Ve asla bu hale göz yumamazsınız.
ölü veya felç bir uzvun duygusuzluğu içinde yatamazsınız.
zalimlerle beraber masumları da yakacak bir fitneye fırsat verici gamsızlığın timsali hiç olamazsınız.
Siz hasametin değil HAYSİYETİN adısınız.
siz teekülün değil tevekkülün;tekebbürün değil tefekkürün ehlisiniz.
Siz "türk milletinin varlık ve beka davasına adanmış ,yeni bir medeniyetin yılmaz takipçileri olarak,modern

çağda idealist insanın destanını yaşamaış kahramanlarsınız.
milletin iflah olmaz düşmanlarının yüzyıllardır yürüttüğü yozlaştırma, çürütme ve yok etme mücadelesi

karşısında,özel hayatından cansiperane bir yiğitlikle feragat etmiş ve milli kültürümüz adına aşılmaz barajlar

kurabilmiş ilim irfan ordusu sizlersiniz.
Siz YENİDEN MİLLİ MÜCADELE çizgisinin onurlu,isabetli ve lekesiz,aydın ve kahraman alperenlerisiniz.
ÖYLEYSE NEYDİ AYIRAN BİZLERİ?
NEYDİ AŞAMAYACAĞIMIZ ENGEL?
NEYDİ PAYLAŞAMADIĞIMIZ YA DA NEYDİ BİZİ BİR ÇATI ALTINDA SIĞDIRTAMAYAN?

Bundan sonra, hedefleri ve inançları dışında her şey değiştirebilme iradesini gösterebilecek
esneklikte,açılımda bir bünyenin değişen şartlara adaptasyonunda veya insanlarını kuşatma kabiliyetinde ne
problem yaşanabilir?
Peki ideallerimiz önünde olan şey nedir?
Bugün artık,koca bir"HİÇ!" OLDUĞU ORTADADIR.
mücadele devam ediyor.
İSTİSMARA KAPI ARALAMADAN, KOLAYCILIĞA VE PARSACILIĞA FIRSAT VERMEDEN,ÇATIŞMANIN

ADRESİ OLMADAN,MİLLETİNE SADAKATTEN VE MEŞRUTİYETTEN ASLA AYRILMADAN

KALICI,ÖRNEK ALINAN VE TAKDİR EDİLEN VAKUR ÇİZGİSİYLE;HALİSHANE HAMİYETPERVER VE
FEDAKARCA YÜRÜYOR.

Bütün engellemeler,önlemler, düşmanlıklar ve yanıltmalara rağmen hiçbir kara leke almadan MİLLİ BİRLİĞİN meftuna ve sevdalısı olarak ölçülü çizgisini sürüdrüyor.

Ziyaretçi 26 Mayıs 2010 21:02  

Ne kınayıcını kınamasına, ne ALDATICININ YALANLARINA ,NE YÖNLENDİRMELERE NE ABARTILARA

FIRSAT VERMEDEN BU ŞANLI HİZMETİ OMUZLAMAYA DEVAM EDEN YİĞİT FİKİR VE İNANÇ

ERLERİNİN,DAVA ADAMLARININ OLDUĞU KADAR;BU DAVA SİZİN VE MİLLİYETÇİ MUKADDESATÇI

HERBİR VATAN EVLADININ DA ÖZ,ASİL VE ASIL DAVASI DEĞİL Mİ?

NEFSİMİZİ VE KARŞIMIZDAKİNİN NEFSİNİ İNCİTECEK HER TÜRLÜ ESKİ MESELEYİ UNUTMAYA VE

YENİDEN KUCAKLAŞMAYA HAZIR MIYIZ?
İNANCIMIZIN EMRİ İKEN, BİZİ BUNDAN ALIKOYAN KÖR OLASI NEFİSLERİMZİ DEĞİLSE NEDİR?
BU YENİDEN MİLLİ MÜCADLE İÇİN YENİDEN BİRLİK VE KARDEŞLİK ÇAĞRISIDIR.
GELİN DEVLETİMİZ MİLLETİMZ VE GELECEĞİMİZ İÇİN TEK YUMRU OLALIM.VE TÜRKİYEYİ TEK

YUMRUK KILACAK İRADEDE BÜTÜNLEŞELİM.
TÜRK MİLLETİNİN DİN, TÖRE,DÜŞÜNCE,ÇIKAR VE İDEALLERİNE BAĞLI;GEÇMİŞİN TÜM

DOĞRULARININ

VARİSİ,GELİŞİMCİ,ÖZGÜRLÜKÇÜ,ÇOĞULCU,İLERLEMECİ,AYDIN,MEŞRUTİYETÇİ,BİRLİKÇİ,NİTELİLERİY

LE BİR MİLLİ OLUŞUMUN ÇATISINDA BULUŞALIM.
VE MİLLETİMİZE BU ÜMİT MESAJINI VERELİM:
BİZ BİZ BİZ GELİYORUZ,GÖZÜNÜZ AYDIN!


VE BİZ, MİLLET'İZ.


( HAKKIN VE DOĞRUNUN TEK ADRESİ "BAYRAK DERGİSİ")


EFENDİM bizim için acınası gençler diyorsunuz ya asıl acınması gereken İHANET LOKMASINI YİYEN VE

LOKMAYI BOĞAZINDAN HELAL LOKMA DİYE GEÇİRENLERDİR...
RABBİM MÜCADELEMİZDE HAYIRLA KOŞMAYI VE HAYIRLI İNSANLARLA KARŞILAŞMAYI NASİP

ETSİN İNŞALLAH...(AMİN)

Ziyaretçi,  27 Mayıs 2010 19:49  

BÜYÜK LOKMA YENEBİLİR AMA BÜYÜK LAF OTURUR BİR YERLERE
Heyecanı aklını perdelemiş genç bayan,
haddini hem de hudutsuz aşarak "ihanet" kelimesini nasıl da rahatça ve edepsizce kullanabilmişsin. Bir duygu fırtınasına belki yakışır ama hak ve hukukun imbiğine sığmaz o İFTİRA.
OTUZ BEŞ YILINI BU DAVAYA VERMİŞ VE HALA ONUN YÜKSELECEĞİ UMUDUYLA BAZI SORULARA CEVAP ARAYAN BİR MÜCADELECİ OLARAK SENİN GİBİ KUZUCUKLARIN ASLA BİLEMEYECEĞİ VE ANLAYAMAYACAĞI KONULARI BIRAK DA BİZ BİR TARTIŞALIM.
İHANET gibi senin ve senin gibilerin çapını aşan kelimeleri kullanmadan önce araştır, öğren ve ders almasını bil. Üç beş hamaset cümlesiyle heyecanını coşturabilirsin ama gerçekler değişmez. Ve o gerçekler de partinin vaziyetiyle, acı da olsa, doğru orantılı maalesef. Ben bir partiden yola çıkarak eleştirdim bazı noktaları. Ama karşı çıkanlar bir tarikat müridi saplantısı ve teslimiyetiyle saldırıyor fütursuzca. Eğer dediğin gibi bir yere doğru gidiyorsanız sizi yoldan alıkoyan yok. Ayrıca yüzünü görebilirsen, belki genel başkana da bu vesileyle sorularını sorabilirsin. Mesela "gelişimci, özgürlükçü, çoğulcu, demokratik ve adalet" kavramlarının bu teşkilatta nasıl uygulandığını belki anlatır sana. Tartışmanın nasıl mümkün olamadığını da belki.
Genç bayan,
Fikirlere fikirle karşılık verilir. Senin fikrin,görüşün, yorumun benimle taban taban zıt da olabilir. Fikirlerinle cevap verirsen anlarım. Ama BİLGİ SAHİBİ OLMADAN FİKİR SAHİBİ OLURSAN sadece gülerim. Ayrıca sen sen ol sakın bana ve benim gibi bu davanın samimi mensuplarına İHANET yaftasıyla saldırma. İki cihanda ellerim yakanda olur. Meselemiz senin gibi gençlerin bilemeyeceği kadar büyük ve acıklı. Güzel hislerini ve coşkunu takdir ederim ama şimdi aklın zamanı. Biz o coşkuyla çok gezdik, dolaştık alemi. Güzel bir sözle bitireyim. YERİNDE SAYANLAR, YÜRÜYENLERDEN ZİYADE AYAK PATIRTISI ÇIKARIR.
Keşke yürüyor olsaydık.

Ziyaretçi 31 Mayıs 2010 18:46  

DAVAMIZ TÜRK MİLLETİNİN VARLIK VE BEKA DAVASIDIR
sayın TEKELİ ağabeyimiz,ben asla şahsım adına ne size ne de bir başkasına isim vererek bir imada dahi bulunmadım.benim sözlerim şahsınıza değildi,üzerinize alıpta yorumlamanız beni üzdü sadece.

ve sözleriniz bir büyüğün genç bir kardeşine tavsiyelerinden çok toplumsal ahlak sınırını aşan sözlerdi.
bundan sonra sadece sizin yazılarınızı bu şekilde yorumlayarak okuyacağım ve asla sizi karşıma alarak bir yorum yazmayacağım.sizde çok iyi biliyorsunuz ki millet derneğini sadece kişisel menfaatleri için kullananlar oldu benim sözlerim onlaradır ve onlarla mahşerde dediğiniz gibi hesaplaşacağız.

Önceki yazım son sözlerimizdi.
Allah mücadelemizi daim etsin birlik ve beraberliğimizi bozanlara fırsat vermesin inşallah

Allaha emanet olun...

Ziyaretçi,  3 Haziran 2010 10:42  

sayın tekelinin bayan arkadaşa yaptığı mesnetsiz eleştiri ve ifade tarzını kınıyorum..ciddiye almadığım içinde detaya girmiyorum..

Ziyaretçi,  4 Haziran 2010 11:25  

sayın site yöneticileri, y.tekelinin bir bayan arkadaşla ilgili seviyesiz,argo ifade içeren yazısını sutünunuzda niye hala bekletiyorsunuz. bu tutumunuz hoşdeğil gereğini yapmanızı bekliyorum.

Ziyaretçi,  4 Haziran 2010 18:08  

Adsız yorum yazanlar,bir adınız var mı sizin? Ayşegül kızımız kadar da mı cesaretiniz yok? O, belki amacını aşan bir ifade kullandı ama hiç değilse medeni cesaret sahibi. "İHANET" bu hareketin mektebinde bulunmuş kardeşlerime asla yakıştıramayacağım bir ifade. Bu nedenle tepkim sert oldu. Eğer sizin de bir diyeceğiniz varsa karanlıkta göz kırpacağınıza önce fikrinizi sonra adınızı yazacak cesareti gösterin. Yine söylüyorum, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak adamı fanatik yapar. O da gerçekleri görmeyi maalesef perdeler.
İçinde bulundduğumuz günler acıların üst üste geldiği, tepkinin en yüksek perdeden dile getirilmesi gereken günler. Bu ülkeye SİONİZM'in nasıl bir başbelası olduğunu öğreten bu hareketin bu suskunluğu neyle izah edilir? Sadece Seydişehir ve Adıyaman Millet Derneği'nin kınama mesajı var internette. Parti merkezinin sitesi iki sene öncesinde donmuş. Baykal gibi az olsun, bizim olsun diyor ve bir uyuzluk prangasına razıysanız diyeceğim yok. Ama ben bu ataleti kabul etmeyen bir mücadeleciyim. Varsa izahınız onu görelim. Bir de varsa adınızı. Tabii gerçek olanını.

Ziyaretçi 7 Haziran 2010 23:33  

Mücadele birliği 3-5 senedir değil ıdp nin kuruluşundan bu yana kan kaybetti kaybediyor.Bu kutlu davanın kurucusu sagıdeğeğer abimiz AYKUT EDİBALİ,YAVUZ ASLAN ARGUN ve bu davada onları yalnız bırakmayan MEVLÜT BALTACI,ALİ ERDOĞAN,İRFAN KÜÇÜKKÖY,MUSTAFA ALPTEKİN, ve NECMETTİN ERİŞEN,ÜNAL ÖLMEZ,MUSTAFA YİĞİT,MEHMET ÇİÇEK,İDRİS TURAN İLTER,MUSTAFA KOÇAK,MUSTAFA DÜNDAR,CELALETTİN SARGIN,TEVFİK ARIKAN,YILDIRIM KEMAL AKINCI,YILMAZ KARAOĞLU,HAMDİ ÇEVİK,HACI ALİ BOZDAM,CANER ARABACI,GAZİ ALTUN,MEHMET ÖZUTKU,İSMAİL ÇALIK,ALİ BÖLÜK,AHMET KANTEMİZ,NİHAT KAHRAMAN,KEMAL YAMAN,MUZAFFER KOÇAK,HASAN ELMAS,MUSTAFA KAPÇI,MEHMET TAŞDİKEN,TAHSİN BANGUOĞLU,MEHMET ALİ TAŞÇI,MEVLÜT İSLAMOĞLU,AHMET TAGETİREN,OSMAN ŞAHİN,FAHRETTİN DEMİRTAŞ.Adını sayamadığın mücadele birliğinin ilkleri belki aramızda allahın rahmetine kavuşmuş olanları olabilir,bilemiyorum mekanları cennet komşuları efendimiz ve sahabe-i kiram olsun.allahın rızası için mu milltin uyanışı için sevgi barış ve kardeşlik için insan hakları ve özgürlükler için bu ocağı yeniden şahlandırmak için yeniden birlik olmak için sizlere ihtiyacımız var.bu ülke 70 li 80 li yıllardan daha vahim durumda bu küllenmiş koru ancak sizler alevlendirebilirsiniz.Yine birlik olun kalkın şahlandırın İSLAMIN SANCAKTARLIĞINI.Yavuz ÇAVUŞOĞLU.

Yorum Gönder

"Mücadele Birliği nasıl ki kurluduğu yıllarda sahabe iştiyakı, imanı, gayreti ile çalışmışsa; Bugün de hiç bir grup, parti, şahıs tekelinde değildir.

Bu teşkilatın tezgahından geçenler yine aynı kardeşlik duyguları ile birbirlerine bağlıdır. Bunu ifsad eden, arada husumeti yayanlar asla Mücadeleci olamazlar!"

Son Yorumlar

İman Et
Mücadele Et
Zafer Senindir!
Zafer Hakkın
ve Hakk'a inananlarındır!
Kopyalama hakları: GNU, GÖBL.